(KADIKÖY BAĞDAT CADDESİNDE BİR AİLE İFTAR YAPIYOR.

BABANIN BAŞI ÖNÜNDE…)

13495134_1003133103127302_8686770377692082524_n

Onlarca tebrik, kutlama ve temenni mesajı atıyoruz birbirimize ve çoğumuzda okumuyoruz. Çünkü bir yerden yapılan alıntıyı biliyoruz ki gönderen de okumamış. Gönderme.  Gönderme bu ruhsuz, samimiyetsiz mesajları, onun yerine yılda bir dahi olsa karşılaştığımızda samimi bir dost ol, kalbi muhabbetler dolu bir iki kelam et. Vallahi çok daha makbuldür.

Allah azze ve celle, Kur’an-ı Kerim’de bize Kadir Gecesinin bin aydan daha hayırlı olduğunu söylüyor, tabi bunu Allah söyleyince akan sular durur, değerinin miktarı tartılamayacak kadar büyüktür. Peki biz bu Allah kelamına nasıl bir karşılık veriyoruz. Mağazalardaki büyük indirimlere yapılan rağbet gibi. Camileri dolduruyoruz, birbirimizin sırtına çıkıyor, yer kapmaca oynuyor, yanımıza biri daha saf tutmasın diye her zaman yaptığımız gibi olduğumuzdan fazla yer kaplıyoruz. Neden? Bütün sevapları biz kapalım, bizim günahımız af olsun, bizim dileklerimiz kabul olsun, işimiz olsun eşimiz olsun, evimiz, arabamız olsun varsa daha iyisi olsun. Adeta bir kampanya fırsatçılığı ya da çekilişe girmiş gibi bir sahip olma çılgınlığıyla. Kaç kişi ahiretini isteyip de bu dünyadaki nefsani şeylerden yüz çeviriyor böylesi kıymetli gün ve gecelerde? Ya da kaçımız ahiretini istemekte ısrarcı davranıp da dünyalıklarını en aza indirgiyor, Allah’ın rızasının saklı olduğunu düşündüğümüz, söz, davranış ve niyetlerde bulunuyoruz.

Kaç kişi zulüm dünyası olmuş bu zamanda ucu kendisine dokunmamış, ancak insanlığı kasıp kavuran dertlerden şikâyetçi olmuştur. Kendisine değilde Mümin kardeşine duada, istekte ve yardımda bulunuyor.

Allah’ın (C.C.) bin aydan daha hayırlı dediği geceyi, Kadir Gecesi’ni müjdeleyen ayete iman edip aynı kitabın “Şüphesiz mü’minler birbiri ile kardeştirler.” (Hucurâtsûresi, 49/10)  “Kim bir cana kıymamış, ya da yeryüzünde bozgunculuk yapmamış olan bir canı öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibidir. Kim de onu yaşatırsa, bütün insanları yaşatmış gibi olur.” (Mâidesûresi, 5/32)  ayetine neden kulak vermiyor; Rasûlullah’ın (SAV) “Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, haksızlık yapmaz, onu düşmana teslim etmez. Müslüman kardeşinin ihtiyacını gideren kimsenin Allah da ihtiyacını giderir. Kim bir Müslümandan bir sıkıntıyı giderirse, Allah Teâlâ o kimsenin kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim bir Müslümanın ayıp ve kusurunu örterse, Allah Teâlâ da o kimsenin ayıp ve kusurunu örter.” (Buhârî, Mezâlim 3; Müslim, Birr 58) “Mü’minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.”  (Buhârî, Edeb 27; Müslim, Birr 66) Rasûlullah’ın (SAV) gibi onlarca hadisini dinlemiyor, hayatında tatbik etmek için mücadele vermiyor.

Kadir Gecesinin büyüklüğünden, o geceyi yaşamakla değil o geceye bir yıl boyunca hazırlanmakla istifade edilir. Bin ayın, ameli kazancı, öyle kolay mı elde edeceğimizi düşünüyoruz. Bir yıl boyunca her türlü haksızlığı, hayasızlığı, hadsizliği yapalım; kulluk vazifelerimizi yapmayalım ya da eksik yapalım, öyle bir gece var ki sabaha kadar namaz kılar, Kur’an okur, salavat …vs. bin ay olan 83 yılı kazanırız,  birini iade eder 82 yılı da fazladan kenara koyarız. Oh ne ala, elin oğlu hicret etsin, cihat etsin, malını-mülkünü infâk etsin, sen bir geceyle onun önüne geç. Tam da dünyalık sıkıntımızın ruh hali resmi aslında bu manzara. Çıkarcı, menfaatçi, bencil bir canavar hali.

Birbirimizle selamı sabahı kesmişiz, iyiliği, yardım etmeyi, hatırlamayı, darda-zorda olanı kollamayı unutmuşuz, birbirimizin canına, malına, ırzına gasp etmişiz, her türlü fitne ve fücurun taşıyıcısı olmuşuz, sonra bir gecede cennetti ve cennetten bir dünyayı isteme yüzsüzlüğünü kendimize hak talep etmişiz. Vallahi! Biz bu ahlâk üzere olduğumuz sürece Kadir Gecesi bizi hep teğet geçecek.  Kanıtı bir önceki Kadir Gecesidir. Aklı olan, vicdanı, merhameti olan bir düşünsün iki Kadir Gecesi arasında İslâm toplumunda, dünyasında, ülkelerinde müspet anlamda ne değişti, umut veren elimizde ne kaldı?

Ahval böyle iken birbirinin Kadrini bilmeyenin kutladığı gece Kadir olsa da nasibi ne olur ki? Bir düşünelim onlarca Kadir gecesi ihya ettik bize ne kazandırdı, bizi ne kadar değiştirdi, bizi ne kadar İslamlaştırdı, ne kadar insanlaştırdı. Birbirini sevmeyeni, saymayanı, dövüp, sövüp, öldürüp, katledeni hiçbir gece ve ibadet temizlemez. Temizlenmek için sürekli temiz kalmak için önce kirlenmeyi durdurmak gerekmez mi?

Ayet ile sabit olan bir gecenin kıymetini, o geceyi yaşayan bütün mahlûkat istese de zerre-i miskal eksiltebilir mi? Vallahi hayır? Gece kıymetli, hem de çok kıymetli, bunu gecenin ve bütün gecelerin ve gündüzlerin Rabbi olan Allah Azze ve Celle Kur’an-ı Azimüşşan’ da söylüyor:

Bismillâhirrahmânirrâhîm(Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla. )

İnnâenzelnâhü fî leyletilkadr.(Şüphesiz Biz, (Kur’an’ı) Kadir gecesinde indirdik.)

Ve mâedrâkemâleyletülkadr. (Kadir gecesinin ne olduğunu sana bildiren nedir? )

Leyletülkadrihayrünminelfişehr. (Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. )

Tenezzelülmelâiketüverrûhu (Melekler ve Ruh (Cebrail), )

fîhâbi-izni Rabb’ihim, min külli emr. (Rabb’i’nin izni ile her iş için (semâ’dan yere) o gece inerler. )

Selâmün, hiyehattâmatle’ilfecr.(O gece tan yeri ağarana kadar esenliktir. )

Hasılı kelam, Kadir gecesinin içinde olduğu Ramazan ayında bize Allah ( C.C.) tarafından  gönderilen Kur’an-ı Kerim, bunları bize tebliğ eden davetçi Rasûlullah (SAV) bu gecenin anlam ve önemini inşa eden değerlerdir. Eğer Kur’an ahlakı ve Rasûlullah (SAV) ahlakı hayatımıza girmiyor ve yansımıyor, yaşantımızdan bu iki ahlak üzere izler taşımıyorsak bu gece, herhangi bir gece olarak amelimizde olacak, ancak Kadir Gecesi olarak şahitlik yapacaktır. Kazanç olarak görülen bin ay Allah muhafaza kayıp olarak da hanemize yazılabilir.

Kadir gecesinin nasibini alıp bir ömür taşıyalım İnşaallah.

Mehmet KARASAKAL