T.C.

GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TARİH ANA BİLİM DALI

GAZİANTEP SAVUNMASI

VE

GAZİANTEP MÜDAFAA-İ HUKUK CEMİYETİ

HAZIRLAYAN

MEHMET KARASAKAL

AKADEMİK DANIŞMAN

YAR.DOÇ.DR.SÜLEYMAN ÜNÜVAR

GAZİANTEP

2009

ÖZET

ayrac

1914 Yılı Antep teki Türk nüfusu yaklaşık 47.000 dir. Milli Mücadele yıllarında bu nüfusun 1.Dünya Savaşı’ndaki büyük kayıplar ve göçlerin de etkisiyle olsa gerek gerilediği takribi 25.000 olduğu bilinmektedir.Antep’in Milli Mücadele döneminde on ay dokuz gün içerisinde verdiği şehit sayısı 6.317 dir. Yani şehrin % 25 ‘ i, farklı bir ifadeyle dört kişiden biri şehit olmuş, sağ kalanların tamamı gazi olmuştur.

Gerek Ankara Hükümeti, gerek Mustafa Kemal Paşa ve yakın silah arkadaşları ve hatta Fransız komutanları; Antepliler için mücadele sonrasındaki ifadelerinde hep bir ağızdan kahramanlık ve olağanüstülükten bahsetmişlerdir.

Antep Savunması Türk Tarihine çok önemli kahramanları da kazandırmıştır; Şehit Kamil, Şehit Şahin, Karayılan, Özdemir Bey gibi isimler ölümsüzlerden birkaçıdır.

Bu yüce mücadelenin nişanesi olarak Antep’e GAZİLİK unvanı verilmiş; bir ulusun kahramanı olan ve aynı unvanın da sahibi olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk, nüfusunu Gaziantep’e aldırarak, Anteplilerle hemşeri olarak, onları onure etmiştir.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NDE GAZİANTEP

1914 yılında, Birinci dünya savaşı başladığı zaman Gaziantep 83 bin nüfuslu bir liva merkezi idi. Kent nüfusunun %57’si Türk, %43’ü Ermeni idi. Savaş sırasında Gaziantep’ten 35.000 bin Ermeni Suriye’ye sürülmüştür.

  1. Dünya Savaşı’nda mağlup çıkan Osmanlı Devleti 30 Ekim 1918’de Mondros Mütareke namesini imzalamıştı. Mütarekenin imzalanmasından iki ay sonra, ortada hiç bir zorlayıcı sebep olmadığı halde, Kilikya’yı Fransızlar; Antep, Maraş ve Urfa’yı önce İngilizler sonrada Fransızlar işgal ettiler.

A- GAZİANTEP DİRENİŞİ

  1. Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti’nin yenik düşmesi üzerine İngilizler, Mondros Mütarekesi’nin 7.maddesine dayanarak Gaziantep’e 15 ocak 1919’da girdiler. Gaziantepliler çeşitli şekilde bu olayı protesto ettiler. İşgal sırasında İngilizlerin baskısı Ermeni kışkırtmalarıyla doruk noktaya ulaşmış 15 Mart 1919’da on beş günlük dükkân kapatma ve sokağa çıkma yasağı konuldu. Bu baskı nihayet 31 Mart 1919’da son buldu.
  2. Dünya Savaşı esnasında doğabilecek tehlikeleri göz önünde tutan İngiltere,Fransa’nın Suriye ve Güney Anadolu’daki isteklerini kabul etmek zorunda kaldı.Bunun sonucu olarak Petersburg’da imzalanan Sykes-Picot gizli Antlaşması (9-16Mayıs 1916) gereği, Musul, Maraş, Urfa, Antep bölgeleri ile Suriye’nin bir kısmını Fransızlara, Bağdat ve Mezopotamya’nın da İngilizlere verilmesini kararlaştırdı.[1]

İngiliz işgalinin son günlerinde işgal komutanlığı Türklere karşı daha teveccüh kar davranmış, Hintli Müslüman askerler aracıyla Türklere silah ve cephane dağıtmak için teşebbüse geçmişlerse de halk bunun tuzak olmasından korktuğundan bu teşebbüsten faydalananlar pek az olmuştur. İngilizler işgal süresince mahalli idareye karışmamışlar, resmi dairelere Türk bayrağı çekilmesine mani olmamışlardır.[2]

İngilizlerin Antep’i işgali yaklaşık bir yıl sürdü. Fransızlar bu duruma tepki gösterdiler.1919 Eylülünde yapılan anlaşmayla İngilizler Musul üzerindeki ”Nezaret

Hakkı”ndan vazgeçtiler. Önce Suriye’yi, sonra Antep ve Maraş’ı boşalttılar. 29.10.1919’da

başlayan İngiliz tahliyesi 5 Kasım 1919’da son buldu. İngiliz-Fransız Antlaşması sonucunda Antep Fransızlara bırakıldı. Bu defa Fransızlar 29 Ekim 1919’da Kilis’i 5 Kasım 1919’da Antep’i işgal ettiler.

Antep, şehrin batısında ve güneyinde taş binalarda ve mevzilerde bulunan Fransız Kuvvetlerince kuşatıldı.[3] İşgale katılan Fransız askerlerinin yanında daha önce bölgeden göç etmiş Ermenilerde bulunuyordu.[4]1919 İşgal birlikleri kumandanı General Wayer ile Fransız albayı Saint-Marie, Londra Antlaşması gereğince yaptıkları toplantıda Antep halkına yayınlanacak beyannamenin esaslarını hazırladılar. Bu beyannamede;

1) Paris’teki İtilaf Meclisi kararıyla Antep’i işgal eden İngiliz birlikleri yerine, İtilaf

Kuvvetlerini temsilen Fransız birliklerinin geleceği.

2)Din ve milliyet farkı gözetilmeyeceği

3)Halkın güven ve huzuru ile Osmanlı idaresinin tasarruflarına edilmeyeceği

belirtiliyordu[5]

30 Ekimde beyanname yayınlandı. Türkler arasında şiddetli tepki yarattı.Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, Cemiyeti-İslâhiye, Belediye mutasarrıflık kanalıyla Fransız İşgalini protesto ettirdi. Bu notada:

1)Antep müzakere şartlarına yakın olarak işgal edilmiştir.

2)Muvakkat kaydıyla Antep’i işgal eden İngilizlerin çekilmesi ile mütareke sırasında

Türk sınırları içinde kalan Antep’in yeniden işgali mütareke şartlarına aykırıdır.

3)Bu işgale halk tahammül edemez.[6]

Fransızlar, Gaziantep bölgesiyle Haçlı Seferi zamanından beri ilgilenmişlerdir. XII yy. Urfa Latin Kontluğunu, Maraş Senyörlüğünü kurarak uzun yıllar Gaziantep yöresini Türklerden almak için savaşmışlardı. Tanzimat Fermanından sonra da Antep’te yaşayan Katolik Ermeni azınlığının koruyucusu kesilmişler,1879’da Saint Josef okulunu Antep’e açmışlardır.

Fransızlar 1919’da İngilizlerin daveti üzerine memnuniyetle Güney Anadolu’yu işgal etmişlerdi. Fransızlara ermeni gençlerinden gönüllü taburlar kurulmuştur. Ermeni azınlığı 1839 Tanzimat Fermanından beri beklediği bağımsızlık gününün geldiğini sanmışlardır.

Mustafa Kemal Paşa, Kılıç Ali Bey’i halkı teşkilatlandırmak ve bağımsızlık mücadelesini yönetmek üzere Antep’e gönderdi.[7] Fransız ve Ermeni azınlığı yeni bir sömürge yaratma ve Kilikya Devleti kurma hazırlığı içindeyken, Türk halkı hızla örgütlenerek savaş hazırlığına girmişti.Fransız kuvvetlerinin Antep’e gelecekleri haberi Türk halkı arasında duyulur duyulmaz. Antep halkının gözü Anadolu’ya dikilmişti. Tam bu sırada 4 eylül 1919’da Sivas Kongresi’nin toplandığı ve Kongrenin Mustafa Kemal Paşa komutanlığında(başkanlığında) bir”Temsil Heyeti” seçtiği haberi geldi. Güney Türkleri Sivas Kongresinde seçilen fakat maddi gücü bulunmayan”Temsilciler Heyeti’ni devletin başı tanımışlardı.

5 Kasım işgal günü(Cuma günü)Ayağının tozuyla, bir Ermeni tercümanla şehre inen Fransız subayı. Akyol Karakolu önünden geçerken binaya çekilen Türk bayrağını orada bulunan polise cebren indirtmiş idi. Halk galeyana geldi, cebir karşısında da olsa Türk bayrağını indiren polis derhal vazifesinden atıldı.Bu çirkin hakaret Fransız nezrinde protesto edildi.[8]

Evvelce çetecilik yaparken firar etmiş olan Ermeniler Lejyonlar halinde Adana’da toplanmışlardı ve sonra Fransızlar tarafından Urfa, Maraş ve Antep taraflarına gönderilerek Türklere karşı çeşitli zulümlerde bulunmaya başladılar.[9] Ermeniler Anteplilere büyük zulüm, işkence ve eziyet yaptılar. Antep’i yaktılar, yıktılar. Sonunda kente giren Fransız birlikler ile Ermeni milis taburlarına karşı Antep halkı direnişe geçti. 30 Kasımda işgal komutanlığı, Türk jandarma ve polisinin Fransız memurları emrine girmelerini istedi.Bu istekte şiddetle ret dildi.13. Kolordu Komutanlığı bu teklifi protesto etti.[10] Mütarekeyi Osmanlı Devleti adına uygulamaya memur olan Diyarbakır’daki13. Kolordu Komutanı Miralay Mehmet Cevdet Bey, Fransız işgal komutanına gönderdiği notlarla işgali protesto etti.Öte yandan baskın halkın kısa zamanda örgütlemesini sağladı.[11]

1.GAZİANTEP MÜDAFA-İ HUKUK CEMİYETİ

Sivas Kongresi kararlarının dokuzuncu maddesi ile daha önce kurulmuş olan bütün cemiyetlerin, bu kongre kararıyla yeni kurulan Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ile birleştirilmesi bütün il ve ilçelerde şubeler açılması ve Misak-ı Millî’nin gerçekleştirilmesi için valilere ve mutasarrıflara genelgeler göndermişti. Sivas Kongresi beyannamesinin mutasarrıflığa gelmesi üzerine bir gece Doktor Ragıp, Alay Katibi Avni, Telgrafçı Mahir, Meclis İdare Başkatibi Eşref’in evinde toplanıp beyannameyi okuyarak, kurtuluş hakkında sözleştiler ve Müdafaai Hukuk Cemiyetini gizlice kurmuşlardır.[12] Üyeleri; Hüseyin Cemil,Doktor Hamit, İmam Zade Mustafa, Bakkal Mustafa Çavuş,Kep kep Zade Mustafa,Kep kep Zade Asım,Ahmet Muhtar,Kuşçu Zade Hamdi,Şahin Kahraman zade, Süleyman Kahraman zade Mehmet,Merak Zade Şerif, Hacı Ömer Zade,Mehmet Ali,Ömer Şefik, Halit Ağa Zade Sadık,Ali Veli Zade Ali gibi şehrin ileri gelenleri idi.[13]

Yalnız Antep kenti içinde 27 ayrı Kuva-i Milliye Şubesi arka arkaya

etkinliğe geçmiştir.27 semt örgütü bir araya gelerek Heyet-i Merkeziye yi oluşturdu.

Harbin başından sonuna kadar devam eden müddet zarfında üzerine bir çok maddi manevi mesuliyetler almış,bir zamanlar harbi bir fil idare etmiş olan Heyet-i Merkeziye ye,Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinin seçtiği bir heyettir.Bunların hepsi de halkın içinden çıkmış, halk tarafından seçilmiş vatansever, çalışkan, namuslu kahramandır. Cemiyet faaliyet sahasını genişletmek için yeni yeni teşkilatlar yaptı. Komisyonlar ayırdı. Vazifeleri programlaştırdı. İdare hesap ve para işleriyle meşgul olmak üzere Pazar başı Nuri Bey,Hoca Zade Ferit,Hacı Ömer Zade Mehmet Ali,Mısri Zade Nuri,Kanevetçi Zade Mehmet Beyler seçildi.Bunlar bir taraftan cemiyet için varidat membaları temin edip bir taraftan cemiyetin sarfiyatını yapmağa başladılar.Kahraman Zade Hacı Mehmet, Hacı Halil Ağa Sadık,İnce Zade Hüseyin, Ali Veli Zade Ali Beyler mübaya heyetine seçildiler. Bu suretle harbi idare edecek olan Heyet-i Merkezi yenin çekirdeği meydana gelmişti.

Heyeti merkeziye azaları, mıntıka komutanları, semt reisleri harpte bir fiil çalışan herkes

bu vazifeyi yaparken ne maaş almış nede ücret istemiştir. Her türlü fedakârlık memleketin üstün menfaati namına yapılmıştır Heyeti Merkeziye, Hemen hemen bir ( Sivil harp meclisi) mahiyetinde idi. Etraf-ı Şehir Cepheler Komutanı Özdemir Beyle heyeti merkeziye yi teşkil eden vatanseverler arasında hiçbir anlaşmazlık olmamıştır.[14]

Heyet-i Merkeziye içte ve dışta Antep Türklerinin temsilesiydi. Parola:”Silahlanmak ve silahlı direnmeye hazırlanmaktı.”Her Antepli cemiyetin bu çağrısına heyecan ve istekle cevap veriyor. Canı ve malı ile bu kampanyaya katılıyordu.

Heyeti Merkeziye o sırada Mustafa Kemal Paşa’dan aldığı talimatlarla Pazarcık’a gelen ve

milli haraketin üzerine memur edilen Kılıç Ali Bey ile ilişki kuruyor ve merkezin direktiflerini alıyordu.[15]

2.ANTEPTEKİ GELİŞMELER

30 Aralıkta Antep sayılı günlerinden birisini yaşadı. Fransız işgaline karşı girişilecek savaşı açıkça ihtar etti. O gün Osmanlı istiklalinin yıl dönümü idi.O güne kadar bu yıl dönümü hiç bir zaman kutlanmış değildi.Teşkilatını iyice düzenlemiş ve il dahilinde iyi örgütlenmiş, kuvvetlenmiş olan Heyet-i Merkeziye bu yıl dönümünü vesile yaparak Fransız ve Ermenilere karşı bir gövde gösterisi yapmayı kararlaştırdı.[16]

30 Aralık 1919 tarihinin sabahı on binlerce vatandaş Belediye önünde toplandı. İşgali protesto eden nutuklar söylendi. Daha sonra başta sancakları, kudüm ve haliyeleri ile Rufaive Kadiri tekkeleri mensupları olduğu halde bu büyük topluluk şimdiki İnönü caddesi yoluyla harekâta geçti. Fransız karargâhının bulunduğu şimdiki lisenin yanından dolaşarak Atatürk Bulvarı’nı takiben Belediyeye dönüldü. Fransızlar ve Ermeniler bu gösteriye seyirci olmaktan başka bir şey yapmadılar. Fakat bu gösterinin düşmanlar üzerinde etkisi ne kadar yıkıcı ve kahredici idiyse,Türkler üzerindeki morali yükselten, güveni arttıran etkisi de o derece güçlü idi.Fransız devriyesi geceleri kente inemiyor,bu grevi silahlı milis kuvvetleri yapıyordu.Ermeni ve Fransızlara Türkler tarafından mal satışları da bundan sonra durduruldu.Şehirde genel bir gerginlik yer aldı.Ve tam anlamıyla bir savaş havası esmeye başladı.[17]

Gaziantep savunması demek: esnafın, toprak sahibinin, tüccarın, hayvan yetiştiricisinin, işçinin, köylünün, subayın malı ve canı ile fedakarlık yarışına girmesi anlamına gelmiştir.Türkler tarafından Ermeni ve Fransızlara her türlü mal ve erzak satışı durdurulmuştu.Bu ha zaten gergin olan havayı büsbütün elektriklendirdi.Silahlı bir çatışmanın arifesinde bulunulduğu anlaşılıyordu.Bu hal Türk mahallelerinde oturan Ermenilerin, Ermeni mahallelerine ve Ermeni mahallelerinde oturan Türklerin de Türk mahallelerine göç olmalarına sebep oldu. Şimdiki Hürriyet eski Maarif caddesinin doğusunda Türkler, batısında Ermeniler toplandılar.

  1. ŞEHRİN DIŞINDAKİ SAVAŞLAR

1920 senesinin girişiyle birlikte sıcak savaş başladı ve çevrede artık toplar patlıyordu.

  1. a) ELOĞLU MEVKİNDEKİ SAVAŞ

7Ocak 1920’de İslahiye’den Maraş’a gitmekte olan bir Fransız Senegal taburu Eloğlu mıntıkasında milli kuvvetler tarafından silahla karşılanmış tabur iki günlük bir çete savaşından ve bir hayli ölü ve yaralı verdikten sonra Maraş’a girebilmiştir.

  1. b) ARAPTAR VAKASI

11 Ocak 1920 Büyük Araptar(Yeşilce) köyünde Fransızların yağma ve tecavüz olaylarına karşılık, Türkler Çatalmazı denilen yerde Fransızları kıstırarak savaşa mecbur etti.[18] Fransızlar Memik ve Çavdar Ağalarla, Ahmet ve Mehmet Kahyalarına kumandanlarındaki çevre köyler halkının silahlı baskınına uğradı.Sisli bir havada başlayan silahlı çatışma sonunda Fransızların büyük bir kısmı öldürüldü geri kalanlar zor kaçabildi.[19]

  1. c) KARABIYIKLI VAKASI

20 Ocak 1920’de bir süvari takımı ve bir kısım piyade himayesinde Antep’ten Maraş’a hareket eden bir Fransız ikmal kolu, Kara bıyıklı Köyünden Tulhum ovasına inildiği yerde düşmanın hareketinden daha önce, haberdar edilmiş olan Karayılan çetesi tarafından baskına uğradı.Baskın o kadar ani ve şiddetli olmuştu ki Fransızlar tek bir silah patlatamadan dağıldılar.Askerlerden bir kısmı öldürüldü,elli kadarı esir edildi ve bütün hayvan at, araba, silah ve erzak,çetelerin eline geçti.Antep işgal komutanlığı bu kolun akıbetinden haberdar olmamıştır.[20]

B- GAZİANTEP SAVUNMASININ ÖLÜMSÜZ ŞEHİTLERİ

Aslında Antep’ in tamamı gazi ve tam 6.317 kişide şehit olmuştu. Bunların isimlerini tek tek sayamayacağımızdan hepsini minnet duygularımızla ve rahmetle anıyoruz.

1)ŞEHİT KAMİL

21 Ocak 1920’de Antep içerisindeki İnönü caddesindeki askeri fırın önünden 12 yaşındaki oğlu kamil ile geçmekte olan bir Türk kadınına Fransızlardan iki sarhoş nefer sarkıntılık etmek istemiştir. Mehmet Kamil anasını korumak için Fransızlara taşla hücum etmiş.Fransız askerleri ise Kamil’i süngülemişlerdir. İşte bu olay Gaziantep

direnişinin başlangıç noktası olmuştur.[21]

2)KARAYILAN

Gaziantep kentinin 40 km kuzeyinde Besni’nin Elif Köyü Höyükcüklü muhtarlığı topraklarında hayvancılıkla geçinen köy ağası Molla Mehmet (KARAYILAN),aşiretini toplayarak, silah ve cephane almış, servetini savaş yolunda harcamış, 20 Ocak 1920 günü Maraş’a takviyeye giden Fransız süvari takımı ile cephane kafilesine Karabıyıklı mevkiinde bir baskın düzenlemiştir. Baskın çok başarılı olmuş,100 kadar katana atı, katır at, iki hafif makineli tüfek 20 sandık cephane,100 bomba alınmış, ayrıca baskından sağ kurtulan 50 Fransız askeri tutsak alınmıştır.

Molla Karayılan’a hiç bir makam yada kişi, Fransız birliklerini yok et dememişti. Molla Karayılan bu işi kendiliğinden düşünmüş ve yapmıştı. Seksen kişilik köy halkını, malını satarak silahlandırmış ve cepheye sürmüştü.

1920 yılının23-24 Mayıs gecesi Sarımsak tepe arkasında bulunan Fransızlar’ bir gece baskını düzenledi. Amaç hem o civarda bulunan ele geçirmek hem de Fransız kuvvetlerinin elindeki Sarımsak Tepeyi almaktı.[22]Bu tepeyi düşmandan geri almaya Karayılan Molla ile Boyna oğlu Memik Ağa müfrezeleri memur edildi.Savaşta çete reislerinin en değerlilerinden olan KARAYILAN şehit oldu, Sarımsak tepe’de elde edilemedi.

3)ŞAHİNBEY

Şubat ve Mart 1920 aylarında Kilis’ten Antep’e cephane ve kuvvet sevk eden Fransızlara karşı bir çok saldırı düzenlenmiştir.Bunlardan bir kısmı Kilis Kuva-i milliye sine bağlı milis kuvvetleri, bir kısmı da Antep Heyet-i Merkez iye’sine bağlı Türk kuvvetleri idi. O sıralarda Nizip askerlik şubesine memuriyetten gelen Şahin Bey, Antep

Heyet-i Merkeziye ‘sinin önersi üzerine Kilis yolu Kuva-i Milliye komutanlığını kabul

etmişti.2 Şubat 1920–28 Mart 1920 tarihleri arasında Kilis yolunu kesmiş. Fransız

kuvvetlerinin cephane ve kuvvet nakline engel olmuş, çevredeki köy halkını da örgütlemişti. Fransız komutanlığı, topçular, makineli tüfekler desteğinde, keşif uçaklarının gözcülüğü ile 300 arabalık bir kuvvetle çarpışa çarpışa yolu açabilmişti. Şahin Bey sözünde durmuş ve bu yerde şehit olmuştu.(28 Mart 1920) Düşman Şahin Bey’in cesedini çiğnemeden Antep’e giremedi.[23] Şahinbey son mermisine kadar ateş etmiş, Fransızlar tarafından ancak süngülenerek şehit olmuştu.[24]

C- ANTEPTEKİ SAVAŞLAR

Şehir içi savaşlarının başlangıcında Heyet-i Merkez iye’ye bağlı Türk kuvvetleri 1000 silahlı,1000 silahsız erden kurulu idi.Fransız kuvvetleri ise 1500 silahlı Ermeni gönüllüsü, bir Cezayir Avcı bölüğü,bir Fransız bölüğü, bir seyyar hastaneden ibaretti. Sonradan Fransız kuvvetlerinin sayısı artmış General Goubo yönetiminde tam donanımlı 15.000 kişilik bir Fransız tümeni de savaşlara katılmıştır.[25]

Antep kenti çevresinde, her biri büyük çapta savaş sayılan çarpışmaların en önemlileri şunlardır:

17 Nisan 1920’de, 4 tabur Fransız Norman birliği ile Babilge sırtlarında kanlı savaşlar olmuştur.

25 Nisan 1920’de Norman birliklerinin Mağarabaşı cephesinde zırhlı arabalarla yaptığı saldırı bir çok şehit pahasına püskürtülmüştür.

2 Mayıs 1920’de Kurbanbaba ve Mardintepe Savaşları oldu.

10 Mayıs 1920’de Kilis Yolu Savaşı oldu.

22 Mayıs 1920’de Akbaba Meydan Savaşı oldu.100’e yakın şehit verildi.Kuva-i Milliye Komutanı Mahmut Söylemez de şehit oldu.

28 Mayıs 1920’de 30 Mayısta başlayıp 18 Hazirana kadar sürecek bir mütareke Fransızlarla imzalandı.

29 Temmuz 1920’de Türkler yeniden taarruza geçti. Bu tarihe kadar mütareke süresi içinde Maraş ve Urfa gibi iller düşmandan kurtulmuş, Çukurova ve Antep ise Fransızlarla savaşa devam ediyordu.

11 Ağustos 1920’de Fransızlar Akça koyun yolu ile Antep’e soktukları 155mm’lik toplarla kenti 3 defa sararak bombardıman ettiler.

5 Ekim1920’de Fransızların Çınarlı Cephesindeki taarruzları da çok şiddetli olmuş,fakat püskürtülmüştür.

21 Kasım-6 Şubat 1921 tarihleri arasında Fransızlar kenti sürekli bombaladılar. 30 Ocak 1921’de Musullu Cephesinde kanlı bir savaş olmuştu.

Fransızların Antep’i on binlerce asker ile kuşatması kentteki Türk halkının aç kalmasına neden oldu.Cephanede kalmamıştı. Ankara Hükümeti de kuvvetlerinin bir elde toplanması için kentin teslimini uygun buluyordu. Antep kent içi Türk kuvvetleri huruç hareketleri ile kentten çıkarak,Ankara Hükümeti kuvvetlerine katıldılar. (6Şubat 1920) Sakarya’da Dumlupınar’da yüzlerce Antepli kanı akmıştı. 6 Şubat 1920′ de Fransızlarla geçici bir mütareke yapıldı.Kentteki savaşlar son buldu. Türk Mahallelerinin yönetimi yine Türklere kalıyordu, hukuken ise Antep kenti Fransızlara teslim edilmiş sayılıyordu.

D-ANTEP’E GAZİLİK ÜNVANININ VERİLMESİ

8 Şubat 1921’de 93 sayılı yasayla tarihte ilk kez bir kente, Antep’e gazilik unvanı verildi.

Sen bir abidesin! Sen ikinci bir Plevne,ikinci bir Çanakkale’sin. Plevne 93’te o kanlı hezimeti içinde nasıl her şeye rağmen Türk kahramanlığının ebedi olduğunu cihana tasdik ettirmiş ise, Çanakkale Cihan harbinde Türkün fıtri ve ezeli feyz ve celadetini nasıl dünyaya öğretmişse, sende Kahraman Antep bütün bu elem günlerinin tesellisi bu necat günlerinin ümidisin! Mütareke muharebatının şerefi-iftiharı oldun! Avrupa’nın çelik camit ruhunu gevşeten bir şecaat ateşi oldun!Biz bu gün senin yeşil ağaçlarının sakin gölgesinde milli tarihimizin en ünlü vakasını,en saf şaheserini,milli kahramanlığımızın ilahi bir timsalini seyrediyoruz. Onun için hükümet bugün seni,n yaralı ve asil göğsüne gazi nişanını takarken bütün millet birden karşısında huşu ile şükranla eğiliyor![26]

E-GAZİANTEP’İN FRANSIZLARA TESLİM OLMASI

Düşman durmadan top güllesi yağdırırken şehri savunanlar cephanesizlikten çok gerekli olmadıkça mermi harcamıyorlardı.Kuşatma altındaki kentte açlıkta baş göstermişti.Bir avuç üzümle ya da fıstıkla açlığı yenmeye çalışanlar bunlarında bitmesi ile zerdali çekirdeğine kalmışlardı.[27] Çocuklar ot yiyordu. İşte bu şartlar altında Antep halkı durmadan takviye edilen ve çağın en modern silahlarıyla donatılmış düşman karşısında (10 ay 9gün)on ayı aşkın bir süre kahramanca mücadele etmiştir.[28]Ancak bütün olumsuzluklar bir olunca Antep’i teslimi kaçınılmaz oldu.

Huruç harekatının sabahı,8 Şubat 1921’de halk Şıh Camiinde toplandı.Bombardıman hala devam diyordu.Bu toplantıda, şimdiden sonra savaşa devam etme imkanı olmadığı bahsiyle Fransız komutanlığına bir mektup yazıldı.Bu mektubun, halk tarafından seçilen iki kişiyle Fransız kumandanına gönderilmesi kararlaştırıldı.

Hoca Tevfik ile(eski vilayet daimi encümen azası)Halit Bey (Maliye tahakkuk şubesinde) seçildiler.Bu iki gazi,balıklı cephesinde ellerinde beyaz birer mendil,Ermenilerin ileri karakoluna kadar sokuldular.(Bu ilk karakol şimdiki hükümet binasının bulunduğu evdir.)Fransızlarla görüşmek istediklerini beyan etmeleri üzerine müdafaa hatlarının içerisine alınarak Koleje götürüldüler.

Kolonel Andrea bu murahhas heyetini kabul etti. Mektubu vermekle beraber, şehir içinde harp eden kuvvetlerin harice çıkmış olduklarını, halkın da teslim olacağını bildirdiler.Bunun üzerine Andrea telefonla cephelere:

-Ateş kes emrini verdi.

9 Şubat 1921’de heyet yine koleje hareket etti. O gün saat alafranga 11 de teslim şartları gerek Türk heyeti gerek Fransız kumandanı Andrea tarafından imza olundu.[29](Gaziantep Savaşının İç Yüzü.. s,314.316.317.318.)

Her çeşit savaş ve tahrip araçlarına sahip,Birinci Dünya Savaşı galibi mağrur ve muhteşem Fransız ordularına, 155mm. toplarına,uçaklarına karşı savaştıktan

sonra 6.317 evladını bu uğurda şehit vermiş,bütün servetini harcamış,ancak açlık yüzünden düşmana kapılarını açmak zorunda kalmıştır.[30]

Lohanlızade şehrin teslimiyetini şu acı mısralarla anlatıyor: On bir ay devamlı olarak, bir taraftan düşmanla bir taraftan cephanesizlikle, en sonunda açlıkla mücadele ede ede mağlup olduk, ve güzel Antep’imizi sevgili yurdumuzu düşmanın

İşgaline terk ettik. Kendim için değil fakat beraberinde bulunan kadın,erkek yayan yapıldak, açlıktan dizleri titreyen, kucaklarında çocuklarını taşıyan analar, babalar için ve onların adına söylüyorum. Niçin terk etik. ? Niçin orada ölmedik ? Niçin o güzel toprakların düşmanın kirli ayakları altında kalmasına razı olduk.? O kadınlar,o çocuklar bizimle beraber kalırlardı, bizim gibi kanlarını damla damla akıtırlar, vücutlarını Antep’in taşına toprağına karıştırırlardı.Niçin çıktılar. Bizi ne top mağlup etti ne tüfek; Ne düşmanın kuvveti bizi kaçırdı ne mühimmatı? Ne tankı ve de tayyaresi? Bizi yalnız birisi ezdi, büzdü gözlerimizden kanlı yaşlar döktürerek yurdumuzdan çıkardı. O da;(Açlık !) [31]

1.ANTEP’İN TESLİM ŞARTLARI

Türk ve Fransız heyetleri arasında kabul ve şehrin teslimine dair imza edilen mazbata şudur:

1-Şehrin tamamen Fransızlara teslimine ve 10 Ağustos1920′ de Sevr de imza edilen muahede mucibince Antep sancağının Fransız mandasına girmesine muvafakat edecek ve bunu tanıyacak.

2-Kıtaatı nizamiye ile Türk jandarmaları esiri harp ad edilecek ve Kemalistler elinde bulunan Fransız üserası iade olunduğu andan itibaren bunlarda silahsız olarak ve namusu askerileri üzerine yemin verdirilerek serbest bırakılacak. Antep’in yerlisi olan nizamiye efradı ile milli efrat hüviyetleri tespit olunduktan sonra serbest bırakılacak.

Antep köylerine mensup olan milli efrat köylerinin arzı mutavaat olmasına değin esiri harp ad edilecek. Yemin keyfiyeti zabitanı başlarında bulunan nizamiye kıtaatına tabiri diğerle zabitanı mevcut cüzi tamlara olunacak.

3-Tüfekler, toplar ve her nevi mühimmat Fransız memurlarına teslim edilecek ve bilimu eslihe cephane teslim olunmak şartı ile Türk mahellatı için hiç bir teklifte bulunulmayacak.Eğer Fransız memurları eslihe saklandığına şüphe ederse beraberinde Türk memuru bulunmak şartı ile taharriyat yapılacak. 20 Şubat tarihinden sonra her ne cinsten olursa olsun, eslihe bulunacak olursa sahipleri şiddetle cezalandırılacak.Türk zabitanı silahlarını muhafaza edecek.

4-Türk Mahalle tında yapılan bilumum tahkimat mevani hemen tahrip olunacak.

Fransız memurları tarafından gösterilecek, mühim tahkimat 20 Şubat ve akşamı saire de 28 Şubata kadar tahrip edilmiş bulunacak.

5- Tazminatı harbiye talep olunmayacak. Hasarat-ı Harbiye ile tamirat için yapılacak masraf muhtelit bir Komisyon tarafından bilahare tespit olunacak.

6- Şehrin idaresi ve asayişinin muhafazası için işarıma lüzum görülen nukata (Kale, hükümet konağı civarı Kürttepe mahreçler)Fransız kıtaları ikame edilecek. Misellah hiç bir Ermeni Türk mahallatına girmediği gibi müsallah hiç bir Türk’te Ermeni mahallatına girmeyecek.

7-Fransız hükümetince tayin olunan yerli memurlar tarafından-Fransızların kontrolü altında olarak, icrai umur edilmek şartı ile Türk idaresi yeniden tesis edilecek.

8-Kasaba ve civarının asayişini muhafaza için yerli polis ve jandarma teşkil olunacak.

9-Baladaki şerait tamamen tatbik olunmadığı takdirde şehirden altın olarak cezai nakdi alınacak, eşrafı belde tevkif olunacak ve erzak verilmeyecek.

10- Halen şehirde bulunan Antepli rüessayi milliye ile müşevvikler af olunmayacak, şahsa ve dine hürmet gösterilecek, emvale asla dokunulmayacak.

11- Bu şerait bu gün (yani 9 Şubat 1921)imza olunduğu tarihten itibaren meriülicra olacaktır.9Şubat 1921 saat 11.

Heyet Reisi Tercüman Aza

Dr. Mecit Meedettin Dr. İbrahim Sait

Eşraftan Eşraftan Eşraftan

Nuri Külekçi Zade Kamil Fahrettin

Fransız kıtaası K. Abadi Andrea

On bir ay devam eden bir harpten sonra yapılan anlaşma o zaman için uygun ve muvafıktı.[32]

F-GAZİANTEP’İN İŞGALDEN KURTULUŞU

15 Mart 1921’de Londra’da Türk Dışişleri Bakanı ve Fransız delegasyonunun Antep, Adana ve çevrelerinin geri verilmeleri hususunda varmaları üzerine Gaziantepliler büyük bir sevinç ve heyecana boğulmuşlardır. Nitekim bu anlaşma Ankara Anlaşması(29 Ekim 1921) ile son şeklini almış ve 25 Aralık 1921’de Fransız birlikleri Gaziantep’i boşaltarak kenti Türklere geri verdiler.25 Aralık 1921’de Ankara’ya bağlı birlikler Gaziantep kentine girdiler. Cumhuriyetin ilanından sonra çıkarılan bir yasayla(1924) Gaziantep il merkezi olmuştur.[33]

G-GAZİ HEMŞEHRİMİZ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

Adı: Gazi Mustafa Kemal Doğum yeri:Selanik

Baba Adı: Ali Rıza Bey Doğum Tarihi:1881

Anne Adı:Zübeyde Hanım Nüfusa Kayıtlı olduğu Mahalle: Bey Mah

Nüfusa Kayıtlı Olduğu İl: Gaziantep Hane: 4,Cilt:86,Sayfa 56

SONUÇ

1 Nisan 1920 günü Antep kent,i içinde savaşlar başladı.6Şubat 1921 gününe kadararalıksız devam etti.Fransız kuvvetleri Antep kentini dört kere kuşattılar.80.000 bin top mermisiyle dövdüler.Savaşta 8.000 binayı harabeye çevirdiler.6.317 kişiyi şehit düşürdürler. Milli Savunma Bakanlığı kayıtlarına göre Yunan Cephesinde,Sakarya’da, Dumlupınar’da verilen şehit sayısı Antep savaşında şehit düşenlerden azdır.

Gaziantep Savunması eşine tarihte bir daha rastlanmayan bir destandır.Açık bir kentinbu şanlı savunması, yalnız Türklerin değil,bütün insanlık dünyasının hayret, takdir ve hürmetini kazanmıştır.Antepli ve Gaziantep için söylenen şu sözlerde bize bu kahramanlığı daha iyi ifade etmektedir!

”Türküm diyen her şehir, kasaba ve en küçük Türk köyü Gaziantep’lileri

kahramanlık misali olarak alabilir”

Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK

”Antep savaşlarına katılan Fransız birlikleri kendi sancaklarına Antep adını iftiharla

yazabilirler”

Fransız Generali Dela Motte (1922)

”Atatürk bir Gazianteplinin gözlerinden öperken ben Gazianteplilerin gözlerinden

nasıl öpmem ki .Onlar, yalnız Gaziantep’i değil Türkiye’ yi de kurtardılar.Milli mücadelede mutlak muvaffak olacağımız inancını bütün Türklere Antep müdafaasını takip ettiği şehir ilham etmiştir.”

Mareşal Fevzi Çakmak

ayrac

KAYNAKÇA

-AKBIYIK,Yaşar, Milli Mücadelede Güney Cephesi (Maraş), Kültür Bakanlığı

Yayınları,Ankara 1990.

-CAN,Fahri,Gaziantep Müdafasından Bir Sahife,Yakın Tarihimiz.C.IV.

-CEYHAN,Erdal, Gaziantep Tarihi,Gaziantep 1999.

-DAİ,Adil ,Olaylarla Gaziantep Savaşı,Gaziantep 1992.

-GENCER,Ali İhsan,ÖZEL,Sebahattin,Türk İnkılap Tarihi,İstanbul 1996.

-GÖMEÇ, Sadettin, Milli Mücadelede Gaziantep, Kültür Bakanlığı Yayınları,

Ankara 1989.

-LOHANLIZADE, Mustafa Nurettin,Gaziantep Savunması,İstanbul 1989.

-SANCAR,Ali, Gaziantep Muharebeleri, Harp Akademileri Basımevi,İstanbul

1962.

-ÜNLER,Ali Nadir,Gaziantep Savunması, Gaziantep 1970.

-ÜZEL,Sahir.Gaziantep Savaşının İç Yüzü,Ankara 1952.

-YETKİN,Hulusi, Gaziantep Savaşı Hatıralarından Derlemeler, Gaziantep

 

Kültür Derneği Kitap ve Broşür Yayınları,Sayı:31,Işık Matbaası,Gaziantep

[1] Yaşar Akbıyık, Milli Mücadelede Güney Cephesi (Maraş), Kültür Bakanlığı

Yayınları,Ankara 1990,s.5.

[2] Ali Nadir Ünler, Gaziantep Savunması, Kardeşler Matbaacılık,Gaziantep 1969,s.15.

[3] Ali İhsan Gencer,Sebahattin Özel,Türk İnkilap Tarihi,Der Yayınları,İstanbul 1996.s.170-171.

[4] Erdal Ceyhan,Gaziantep Tarihi, GTO Kültür Yayınları,Gaziantep 1999,s.108.

[5] Ünler, a.g.e.,s.23.

[6] Ünler,a.g.e,s.23

[7] Gencer,Özel, a.g.e.,s.171.

[8] Ünler, a.g.e.,s.24.

[9] Sadettin Gömeç, Milli Mücadelede Gaziantep, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1989, s. 23

[10] Ünler,a.g.e,s.26.

[11]Ceyhan,a.g.e.,s.110.

[12] Hulusi Yetkin, Gaziantep Savaşı Hatıralarından Derlemeler, Gaziantep Kültür Derneği Kitap ve

Broşür Yayınları, Sayı:31, Işık Matbaası, Gaziantep 1962, s. 112

[13] Sahir Üzel,Gaziantep Savaşının İç Yüzü,Ankara 1952,s.76-77.

[14] Üzel,s.76,78.

[15]Ceyhan,a.g.e., ,s.111.

[16] Ünler,a.g.e,s.26,27.

[17] Ceyhan,a.g.e.,s.111.

[18] Ceyhan,a.g.e.,s.112.

[19] Ünler,a.g.e,s.28-29.

[20] Ünler,a.g.e,s.29.

[21] Ceyhan,a.g.e., s.112.

[22] Adil Dai,Olaylarla Gaziantep Savaşı,Gaziantep 1992,s.81

[23]Ceyhan,a.g.e., s.113.

[24]Ali Sancar, Gaziantep Muharebeleri, Harp Akademileri Basımevi, İstanbul 1962, s. 4

[25]Ceyhan,a.g.e., s.114.

[26]Ünler,a.g.e,s.156.

[27]Fahri Can, Gaziantep Müdafasından Bir Sahife,Yakın Tarihimiz.C.IV,S.399.

[28]Gencer,Özel, a.g.e.,s.170.171.

[29] Üzel,a.g.e.,s.316.

[30] Ünler,a.g.e,s.150.

[31] Lohanlızade Mustafa Nurettin,Gaziantep Savunması,İstanbul 1989,s 201-202.

[32] Üzel,a.g.e.,s.317-318.

[33] Ceyhan,a.g.e., s.119.